Rize’de Yaşanmış Fıkra Gibi Olaylar

Çınar Eğitim Kültür Yardımlaşma Derneği- İstanbul Ekim 2007 112 sayfa
110 sayfalık kitapta, 1930’lu yıllardan bugüne kadar yaşanmış 183 fıkra gibi gerçek olay yer alıyor. Araştırmacı-yazar Fatih Sultan Kar, Karadenizlilerin, hayatı yaşanır kılmak için olaylara güler yüzle bakmayı seçen insanlar olduğunu söyledi. Yıllarca uydurma Temel fıkraları ile insanların aldatıldığını savunan Kar, “Bu kitap ile farklı Karadenizli tiplemesinin çizilmeye çalışılmasının nafile bir çaba olduğunu ve Karadenizlinin ince zekasını göstermek istedim. Bu kitapta 1930’lu yıllardan günümüze kadar yaşanmış 183 hikâyeyi kaleme aldım” dedi.

   

Fıkra, anlatandan çok dinleyenindir  ( Vural Kazmaz )
Fıkra kitabı yazmanın kolay olduğu söylenir. Pek çok kitaptan fıkra derlenir. Yeniden değişiklik yapılarak üretilir, ama ‘yaşanmış’ olayların esprisi, güzelliği ve niteliğine hiçbir zaman varılamaz. İşte olay buradadır.

Altmış – yetmiş yıldan bu yana Rize’yi; sporu, kültürü, yaşantısı, olayları ve fıkrası ile toparlayabilen Fatih Sultan Kar arkadaşımızın ‘Yaşanmış Rize Fıkraları’nı kitap haline getirmesini büyük bir başarı ve hizmet kabul etmek gerek. Ayrıcı Rize’nin cana yakın, sevecen şivesini özelliği ile yansıtmak, bunu ölümsüzleştirmek de güzel bir hizmettir.

Ünlü bir yazar, “Fıkra, onu anlatandan çok dinleyenin olur” demiş. Ayrıca bir memleketin iklimi; soğuğu, rutubeti, yağmuru bol olunca da fıkralar Fadime’li, Temel’li, açık saçık esprili, bazen de küfürlü oluverir. Bu da bölgenin özelliğini taşır.

Fıkra anlatma da ayrı bir konudur. Fıkra anlatırken anlatanın gülmemesi şarttır. Birisi fıkrayı anlatırken sonucu biliyor veya ‘ben daha iyi anlatırdım’ havasına girmemek lazımdır. Fıkrayı yarıda keserseniz hiç başlamamalısınız. Fıkra anlatımında kimseyi gücendirecek şekilden kesinlikle kaçınılmalıdır. Aynı fıkrayı tekrar tekrar anlatmak hoş olmaz.

Fıkradan anlamayan, fıkra bitince ‘sonra ne olmuş?’ derse ona karşı da nazik olmak gerekir. En önemlisi ise fıkrayı yerinde ve zamanında söylemek doğrusudur, keyif verenidir. Yapılan bilimsel araştırmalar da, espritüel kişilerin daha zeki ve hayata bağlı olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Bugüne kadar Rize ile ilgili pek çok neşriyat yapılmıştır. Ancak gerçek manada isimler verilerek, şahıslara belirtilerek yaşanmış olayları kitap haline getiren olmamıştır. Bu yönden Fatih Sultan Kar kardeşimizi kutluyorum. Bu güzel eserin Rize’ye, kardeşimize çok şey kazandıracağını, yıllar boyu gerçek esprilerin söylenerek dilden dile dolaşacağına inanıyorum.

Başarılarının devamını diliyorum.

Rize’nin yaşanmış fıkraları ( Fatih Sultan KAR )
Her gecen gün daha da kirlenen bir dünyada güler yüzlü kalabilmek, hayata yaşanabilir tarafından bakabilmek karadenizlilerin özünde var olan bir nitelik
Yıllarca Karadenizden bi haber olan insanlar televizyonlarda sinemalarda  karadenizliyi canlandırdı..Uydurma temel fıkraları ile  kafalarda farklı farklı karadenizli tiplemesi çizildi..

Oysa Karadenizle ilgili fıkra üretmek gereksiz bir uğraştı. Çünkü hayata hep güzel tarafından bakan Karadenizlinin gündelik yaşamı doğal fıkralarla doludur. Bunun en güzel örneği Hamamizade İhsan’ın 1949 yılında yayınlanan Laf Olsun Diye isimli kitabıdır. Rize’de yaşanmış fıkra gibi olayları derleme merakım Hamamizade İhsan Trabzon’da ve kendi çevresinde yaşanmış komik olayları derlendiği kitabı ile tanışmamla birlikte başladı.
Yaşadığım çevrede yaşanmış fıkra gibi olayları derlerken bir yandan da
Evvel zamana dair hatıraları canlı tanıklarından dinleme sansını elde ettim.
Vural Kazmaz,Arif Suyabatmaz,Yılmaz Kartal,İshak Güven Güvelioğlu Yılmaz Arayıcı ve Filiz Acar’ın bu çalışmada büyük katkıları oldu.Rize’de yaşanmış fıkra gibi olayları okurken, Rize’nin yakın tarihine kısa bir  yolculuk yapacaksınız..

Rize’de fıkralar gerçek, gerçekler fıkra oldu

Fıkra tadında gerçek!

Krk yılda bir, kaz uçar da Laz uçmaz mi? Vali’ye oğlum diyemem, sor ki cahil kalmiyasun... Rize'de yaşanmış fıkra gibi olaylar kitap oldu. Fatih Sultan Kar’ın uzun araştırmalar ve derlemeler sonucu hazırladığı kitap, ` Rize'de yaşanmış fıkra gibi olaylar” adıyla çıktı.

Kar, kitabın önsözünde Karadenizliler’i hayatı yaşanır kılmak için olaylara güler yüzle bakmayı seçen insanlar olarak tanımlıyor. Yıllarca uydurma Temel fıkraları ile farklı Karadenizli tiplemesinin çizilmeye çalışılmasını nafile bir çaba olarak değerlendiren Kar, Karadenizli’nin gündelik hayatının doğal fıkralarla dolu olduğunu ifade ediyor.

   

   
‘Fıkra anlatandan çok dinleyenindir’

Kendisine bu gerçeği hareket noktası edinip yola koyulan Fatih Sultan Kar, yıllardır çevresinde gördüğü, duyduğu ve büyüklerinden dinlediği küçük hikayeleri ‘Rize’de Yaşanmış Fıkra Gibi Olaylar’ adıyla kitaplaştırdı. Çınar Eğitim Yardımlaşma Derneği yayını olan kitabın bütünlenmesinde dernek başkanı Recep Koyuncu ile birlikte Vural Kazmaz, Yılmaz Kartal, İshak Güven Güvelioğlu, Yılmaz Arayıcı ve Filiz Acar’ın destekleri oldu. Okuyucuları gülümsetmeyi amaçlayan kitap, 1930'lu yıllardan bugüne Rize’de yaşanmış 183 fıkra tadında gerçek hikayeden oluşuyor.

Rize’de yaşanmış fıkra gibi olaylar, Fatih Sultan Kar, Çınar Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları, 2007, 110 sayfa.

Fatih  Sultan Kar
Gazeteci, söz yazarı ve araştırmacı Fatih Sultan Kar 1971 yılında Rize-Gündoğdu’da doğdu. İlk ve ortaöğreniminin ardından Rize’de gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazetelerin Rize temsilciliğini üstlendi. Rize TV’de çalıştı. Aynı zamanda söz yazarı olan Kar, MESAM üyesidir. Karadeniz bölge tarihi üzerinde çalışan Kar’ın ‘Evvel Zaman İçinde Rize’ ve ‘Rize Spor Tarihi’ adlı iki kitabı yayına hazır durumdadır. 1998 yılından bu yana İstanbul’da yaşayan Kar, İETT - Basın Yayın Müdürlüğünde fotoğrafçı olarak görev yapmaktadır.

 

Kitaptan...

Pazar’i rezil etmeyelum

Pazar’ın meşhur delisi Çamlı Hakkı’yı bütün Pazarlılar tanır. Hakkı nasıl olduysa bir gün Ankara’ya gider. Sokakta yatarken onu gören bir Pazarlı:
-Hakkı, sen burada ne yapıyorsun? der ve para vermeye kalkar.
Hakkı başını kaldırır ve kendisini tanıdığını belli etmemesini isteyerek:
-Sus der, Pazar’i rezil etmeyelum.

Babam da dedemden hatira idi
Yılmaz Arayıcı, arkadaşını yazıhanesinde ziyaret eder. Oldukça lüks döşenmiş olan yazıhanenin duvarında bulunan tablo kazayla yere düşer ve kırılır. Yazıhane sahibi:
-Eyvah hatırası vardı, diye yakınır.
Yılmaz Arayıcı da cevabı yapıştırır:
-Babam da dedemden hatıra kalmıştı. Götürürken kimse bana sormadı.

Ridvan Dilmen’den bir anı
Fenerbahçe’de oynarken kamptayız. Öğlen yemeğinde takım olarak buluştuk. Servisin yapılmasını bekliyoruz. Karşımda Rizeli Hasan Vezir, sağımda ise Kaptan Müjdat Yetkiner var. Müjdat ve benim en sevmediğimiz şeylerin başında, boş tabağa sürtülen çatal ve onun çıkardığı ince iç gıcıklayan ses gelir. Bunu çok iyi bilen Hasan Vezir, gözlerimizin içine baka baka çatalı tabakta bir oraya bir buraya gezdirip duruyor.
Sonunda Müjdat dayanamadı patladı; "Beni ayağa kaldırma."
Hasan’dan ise fıkra gibi cevap geldi; "Sana yapmıyorum ki... Rıdvan’a yapıyorum."

Kırk yılda bir...

Celal Memişoğlu esprili ve renkli kişiliğiyle Rize’nin unutulmaz isimleri arasındaki yerini almıştır. Çok partili dönemin başladığı sıralarda Rize’ye gelen mebuslardan birini karşılamakta biraz heyecanlı ve iltifatta mübalağalı davranır. Mebus:

- Ne bu iltifat? diye sorar. Celal hemen cevabı yapıştırır:
- Nasıl iltifat etmeyelim... Kırk yılda bir geliyorsunuz.

Paşabahçe 33

Pazar’ın bir köyünde genç delikanlı üzerine bir korku geldiği için annesi tarafından okuması için hocaya götürülür. Hoca çocuğu dualarla okuduktan sonra  cam bardağa su doldurur ve bütün dikkatini vererek içine bakmasını söyler. Çocuk bakar, bakar fakat hiçbir şey göremez. Hoca ısrar eder, iyice bak diye. Çocuk bir daha bakar ve:
-Hocam, gördüm gördüm der. Hoca:
-Ne gördün? diye sorar. Çocuk heyecanla cevap verir:
-Paşabahçe 33... (Bardağın altındaki damgadır gördüğü)

Hesap
Rahmetli Kazancı Yusuf (Makas) Beykoz’da bir lokantaya girer ve bir masaya oturur. Lokanta oldukça kalabalıktır. Garson sipariş almaya yetişemiyordu. Kazancı garsona seslenir. Garson:
-Geliyor der. Bir müddet sonra tekrar seslenir.
-Geliyor der. Bir daha seslenir. Bu sefer de;
-Gelecek der fakat bir türlü siparişi almaz. Kazancı daha fazla dayanamaz, kalkar, tam kapıdan çıkacakken kasadaki patron ne yediğini sorar:
-İki geldi, bir gelecek. Kaç para?

Bir şey yapamaz mıyız?
Çay TV Genel Yayın  Yönetmeni Arif Akmermer, televizyonu adına açık havada bir müzik programı düzenleyecektir. Programın yapılacağı gün havanın nasıl olacağını öğrenmek için Meteoroloji Müdürünü arar:
-Hocam Salı günü hava nasıl?
-Yağışlı.
-Bir şey yapamaz mıyız?

Osman amca kısa kes
Kaçkar TV’de atma türkü yarışmasının yapımcılığını ve sunuculuğunu yapan Osman Efendioğlu hem faks hem de telefonla gelen isteklere cevap vermektedir.
Yine bir akşam program normal süresini hayli aşmıştır. Ana kumandada çalışanlar bir not yazarak uyarmak isterler:
-Osman amca kısa geç, eve gideceğiz, yazarak masasına bırakırlar. Efendioğlu istek sandığı notu alır ve konuk müzisyenlere dönerek canlı yayında okur.
-Evet arkadaşlar “Osman amca kısa kes, eve gideceğiz” bu eseri hanginiz seslendirecek?

İnadindan eldi
-Hoca Memet eldi.
-Sapasağlam adam idi, niye eldi?
-Acindan eldi.
-Uşağum hiç bi Laz acindan elmez. Soylesaydi hepumuz yardim ederduk oğa.
-Utandi demağa.
-Gördun mi. Acindan değil inadindan eldi.
Kaynak : Anonim

   

Osman Yağmurdereli - Kamil Sönmez

   

 

 

 
 
   

Ankara Rize Dernekleri
Federasyonu

Milli Mücadele’nin Çılgın
Rizelileri, Rize’nin düşman İşgalinden kurtuluşunun 92. yıldönümünde
Fatih Sultan Kar’ın belge
ve fotoğraflarından
özenle hazırladığı
“Kurtuluştan Cumhuriyete Rize” isimli belgesel
fotoğraf sergisiyle
Ankara’da buluştu...
04 - 07 Mart 2010

 

8 Mart Dünya Kadınlar
Günü

8 Mart Dünya Kadınlar
Günü etkinliğinde
Tünel’de fotoğraf
çakimleri yapan
Fatih Sultan Kar....
08.03.2010

 
   
  BAYAR ŞAHİN
Yüküne Ortak Olsam
 
 


FATİH REYHAN
Gözlerun Karayemiş

 
 
RECEBİM
Fitruka
 
 








Her Hakkı Saklıdır © 2010 Fatih Sultan Kar       -     www.fatihsultankar.com   -   fatihsultankar@fatihsultankar.com           Tasarım: Türkan Akturan